Kaş Gezilecek Yerler

28.04.2024 16:52:52

Kaş gezilecek yerler konusu en çok merak edilen konular arasında yer alıyor. Kaş, Akdeniz’in en gözde turizm merkezlerinden biri olarak kabul edilir ve ziyaretçilere sunabileceği çok çeşitli seyahat alternatifleri ile ünlüdür. Doğal manzaraları ve tarihsel yapılarıyla ünlü olan Kaş, coğrafi konumu itibariyle birçok farklı kültürün etkilerini barındıran zengin bir mirasa sahiptir. Bu özellikleriyle Kaş, dünya çapında bir üne kavuşmuş olup, gezginlerin ve tarih meraklılarının ilgisini çeken bir destinasyondur.

Kaş gezilecek yerler bakımından sunduğu çeşitlilik, her türden gezgin için bir şeyler barındırır. Antik kalıntılar, muhteşem koylar, sakin plajlar ve doğa yürüyüş parkurları, bu bölgenin sadece birkaçını oluşturmakta. Tarihin ve doğanın iç içe geçtiği bu harika yer, ziyaretçilere unutulmaz anlar yaşatmak için idealdir. Her köşesi tarih kokan bu eşsiz belde, geçmiş medeniyetlerden günümüze kadar gelen bir kültürel mirası yansıtır ve ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunar.

Patara Antik Kenti

Kaş ilçesine bağlı ve ilçe merkezinden yaklaşık 42 kilometre uzaklıkta yer alan Patara Antik Kenti, bölgeye özel araçlar veya Kalkan'dan kalkan Gelemiş minibüsleriyle ulaşılabilen önemli bir tarihî yerdir. Bu eski kent, Likya Birliği'nin en önemli kentlerinden biri olarak kabul edilir ve stratejik konumu itibarıyla Eşen Çayı'nın hemen yanında yer alır. Antik dönemlerde bir liman kenti olarak kurulan Patara, o zamanlarda ticaretin yoğun olarak yapıldığı bir merkezdi ve bugün hala birçok tarihi yapıyı bünyesinde barındırarak ziyaretçilere açıktır.

Patara Antik Kenti, geçmişte Likya’nın başkenti olarak da bilinir ve bu özelliğiyle bir zamanlar bu bölgenin siyasi ve ekonomik hayatında merkezi bir rol oynamıştır. Günümüzde, Patara’nın antik kalıntıları, aralarında tiyatro, meclis binası ve çeşitli tapınakların da bulunduğu, zengin tarihi mirasını ziyaretçilere sergilemektedir. Tarihin tozlu sayfalarında bir yolculuk yapmak isteyenler için Patara, eşsiz mimarisi ve büyüleyici atmosferiyle unutulmaz bir deneyim sunar. Her yıl yerli ve yabancı binlerce turist bu antik kenti ziyaret ederek, Likya uygarlığının izlerini sürebilir.

Pirha Antik Kenti

Kaş ilçesine bağlı ve ilçe merkezinden yaklaşık olarak 30 kilometre mesafede yer alan Pirha Antik Kenti, Bezirgan Köyü'nün sakin ve doğal güzelliklerle çevrili alanında bulunur. Bu antik kente ulaşım, özel araçlar veya şehir içi minibüs hizmetleri kullanılarak sağlanır. Rakımı 850 metre olan Pirha, dağlık bir arazide kurulu olup, bu yüksek konumu sayesinde etkileyici manzaralar sunar. Antik kentin içerisinde yer alan kaya mezarları, ziyaretçilerin ilgisini çeken başlıca tarihi unsurlardandır ve bu mezarlar, antik dönem insanlarının yaşam tarzı ve ölüm ritüelleri hakkında önemli bilgiler sunar.

Pirha Antik Kenti ayrıca, bölgede gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sırasında bulunan birçok heykel ve rölyef ile de dikkat çeker. Kazılarda ortaya çıkarılan bu eserler, bölgenin tarih öncesi ve antik dönemlerdeki kültürel zenginliklerini gözler önüne serer. Bu eserlerin birçoğu, günümüzde Antalya Arkeoloji Müzesi'nde sergiler ve bu koleksiyon, ziyaretçilere Pirha'nın ve çevresinin tarihî ve arkeolojik önemini daha yakından anlama fırsatı sunar. Pirha, bu özellikleriyle tarih meraklılarının ve arkeoloji tutkunlarının mutlaka ziyaret etmesi gereken, etkileyici bir tarihi miras noktasıdır.

Tuğra Art Gallery

Eğer sanatsal objelerle ilgileniyorsanız ve gezdiğiniz her yerden o yöreye özgü hatıra eşyalar toplamaktan hoşlanıyorsanız, Kaş’ta yer alan Tuğra Art Gallery’yi kesinlikle ziyaret etmelisiniz. Bu galeri, çeşitli el yapımı seramikler, çini işlemeler, dekoratif örtüler ve benzersiz objeler gibi geniş bir yelpazede sanatsal eserler sunar. Yerel sanatçıların ustalıklı el işçiliğiyle üretilen bu eserler, bölgenin kültürünü ve sanatsal mirasını yansıtıyor. Tuğra Art Gallery, koleksiyonerler için bulunmaz bir hazine niteliğinde olup, ziyaretçilere yöresel sanatın en ince detaylarını keşfetme fırsatı sunar.

Tuğra Art Gallery, sadece bir alışveriş mekanı olmanın ötesinde, aynı zamanda yerel sanatın çeşitliliğini ve zenginliğini sergileyen bir kültür merkezi olarak da işlev görür. Burada sergilenen her bir eser, Kaş’ın ve çevresinin zanaatkarlık geleneğini gözler önüne serer. Bu nedenle, Kaş merkezdeki gezilecek yerler listenize bu benzersiz sanat galerisini eklemeyi unutmayın. Burası, sanatseverler ve koleksiyoncular için kaçırılmaması gereken, zengin bir görsel ve kültürel deneyim sunar.

Kaş Nasreddin Cami

Antalya'nın Kaş ilçesinde bulunan ve 1772 yılında inşa edilen, tarihi değer taşıyan bir yapı olan Yusuf Ağa Camii, bölgenin manevi ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Yusuf Ağa tarafından yaptırılan bu cami, Batı Antalya bölgesindeki en eski ikinci cami olma özelliğine sahiptir ve 1663 metrekarelik geniş bir alana yayılmıştır. Caminin mimarisi, kullanılan taş malzemeler ile dönemin mimari anlayışını ve estetiğini yansıtır. Yapının dikkat çekici özelliklerinden biri de tek kubbeli çatısıdır.

Yusuf Ağa Camii'nin kare planlı yapısı, dönemin mimari özelliklerini taşırken, batı cephesinde yer alan yedi köşeli kaidenin üzerine inşa edilen taş minare, yapıya özgün bir güzellik katar. Camiye giriş, sanatsal detayları ile dikkat çeken kemerli bir kapıdan sağlanır. Bu kapının üzerinde yer alan ve dönemin sanat anlayışını yansıtan kitabe, ziyaretçilere caminin tarihçesi ve mimari zenginliği hakkında bilgi verir. Yusuf Ağa Camii, hem tarihi önemi hem de mimari güzelliği ile Kaş'taki en dikkat çekici yapılarından biridir ve bölgeyi ziyaret edenler için görülmesi gereken bir yer olarak öne çıkar.


Antiphellos Antik Kenti

Antiphellos, Likya bölgesinin en dikkat çekici yerleşim yerlerinden biri olarak bilinir ve bu özelliğiyle tarih meraklılarının ilgisini çeker. Rivayete göre, Antiphellos ismi, bölgenin kuzeyinde konumlanan ve bir zamanlar Likya'nın önemli merkezlerinden biri olan Phellos kentinin limanı olmasından ileri gelir. Bu bağlamda, "Phellos'un karşısındaki yer" anlamına gelen Antiphellos, tarih boyunca sadece Likya için değil, aynı zamanda Helenistik Dönem ve Roma İmparatorluğu dönemlerinde de büyük bir liman kenti olarak önemini korumuştur.

Antiphellos, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olmasıyla da ön plana çıkar. Kent, günümüzde birçok yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen popüler bir noktadır. Antiphellos Antik Kenti'ni ziyaret ettiğinizde, kentin zengin tarihini ve kültürünü yansıtan kaya mezarlarını ve Latince kitabeleri yakından inceleyebilirsiniz. Bu eserler, geçmiş dönemlerin sosyal ve kültürel yaşamı hakkında değerli bilgiler sunar.

Kaş Plajları

Yaz mevsimi Kaş'ta olduğunuzda denizin kristal sularına dalmanın en güzel yolunu plajların sunduğu eşsiz deneyimlerde bulabilirsiniz. Denize doğrudan erişim imkanı sunan Kaş, doğal güzellikleri ve büyüleyici manzaraları ile ünlü plajlarıyla ziyaretçilerine adeta bir cennet sunar. Kaputaş Plajı'nın turkuaz rengi suları, Halk Plajı'nın samimi atmosferi, Akçagerme Plajı'nın sakinliği, Büyük Çakıl ve Küçük Çakıl Plajlarının çakıllı sahilleri, İnceboğaz Plajı'nın kristal berraklığında suları ile Kaş, her zevke ve tercihe hitap eden çeşitli plaj seçenekleri ile doludur.

Bu plajlar, hem yerel halkın hem de dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerin vazgeçilmez uğrak yerleridir. Her biri kendine has özellikleriyle ön plana çıkan bu kumsallar, denizin ve güneşin tadını çıkarmak isteyenler için ideal mekanlardır. Kaputaş Plajı'nın eşsiz doğal güzelliği, merdivenlerden inerken karşınıza çıkan manzara ile nefes kesici bir deneyim sunarken, Akçagerme Plajı aileler ve sakin bir gün geçirmek isteyenler için mükemmel bir alternatiftir. Büyük Çakıl ve Küçük Çakıl Plajları ise su sporları ve dalış için harika noktalar arasında yer alır.

Kekova Adası

Kekova, yüzölçümü yaklaşık 4,5 kilometrekare olan ve zaman içinde sular altında kalmış bir şehre ev sahipliği yapan kayalık bir ada olarak bilinir. Bu ada, tarihi kalıntılarıyla dikkat çeken, sıra dışı bir mekan sunar. Adanın kendine has yapısı gereği, burada kalıcı bir yerleşim olmadığından, Kekova'yı keşfetmek isteyen ziyaretçiler yalnızca kano veya teknelerle seyahat edebilirler. Kaş merkezden düzenlenen günübirlik turlar, bu gizemli adanın tarihine ve doğal güzelliklerine yakından tanık olma fırsatı sunar.

Sit alanı olarak koruma altına alınan Kekova'da, su yüzeyinin altındaki batık şehir, ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunar. Dalış yapmayı seven yüzücüler, denizin kristal suları aracılığıyla bu antik şehrin kalıntılarına inebilir ve tarihin derinliklerine bir yolculuk yapabilir. Tekne ve kano turları genellikle adanın Tersane koyunda demirler ve bu sayede ziyaretçiler, batık kentte bulunan tarihi şapel, kilise, kule ve liman yapılarını yakından inceleme şansı bulur.

Saklıkent Kanyonu

Kaş gezilecek yerler arasında yer alan Saklıkent Kanyonu, Türkiye'nin doğal harikalarından biri olarak, Antalya ile Muğla sınırları arasında kendine yer bulur. Antalya'dan Kaş yolu takip edildiğinde Saklıkent Kanyonu'na ulaşımın oldukça kolay olduğu görülür. Bu bölge, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda milli park statüsüyle de ön plana çıkar. Saklıkent Kanyonu'nun ortalama yüksekliği 200 ile 600 metre arasında değişkenlik gösterirken, 18 km uzunluğa sahip olmasıyla dikkat çeker. Kanyonun bu etkileyici formasyonu, bölgenin kalker taşlarından oluşan zemini ve zaman içinde fay hatlarında meydana gelen çatlakların birleşmesiyle milyonlarca yıl süren bir süreç sonucunda şekillenmiştir.

Saklıkent Kanyonu ile ilgili dolaşan rivayet ise oldukça büyüleyicidir. 1988 yılında, yerel bir çoban olan Ekrem Uçar, hayvanlarını otlatmak için uygun bir yer ararken, kaya kütleleri arasından süzülen gizemli su kaynağına rastlar. Bu tesadüfi keşif, bölgenin gizli kalmış güzelliklerini gün yüzüne çıkarır. Ertesi yıl, 1989'da ziyarete açılan Saklıkent, adını "Gizli Şehir" anlamına gelen Saklıkent olarak alır ve bu isimle anılmaya devam eder. Doğaseverler, macera tutkunları ve fotoğrafçılar için adeta bir cennet olan Saklıkent Kanyonu, her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlar. Kanyonun büyüleyici manzaraları, serin suları ve etkileyici jeolojik yapısı, ziyaretçilere unutulmaz bir doğa deneyimi sunar.

Kaleköy

Kaleköy, huzur ve sakinliği arayanlar için ideal bir kaçış noktasıdır. Simena Antik Kenti'ne yakınlığıyla bilinen bu şirin yerleşim, özellikle kafa dinlemek isteyenler için eşsiz bir atmosfere sahiptir. Kaleköy'e yapılan ziyaretlerde, güzergahın trafiğe kapalı olması sayesinde araç gürültüsünden uzak, doğanın seslerine kulak verebileceğiniz bir deneyim sunar. Bu sessiz ve sakin köyde zaman geçirmek, ziyaretçilere adeta bir huzur molası verir.

Kaleköy'ün sakin sokakları, ziyaretçilere adeta zamanın durduğu hissini yaşatır. Bölgedeki tarihi kaleye yapılan bir yürüyüş, muhteşem manzaralar eşliğinde meditatif bir deneyim sunar. Kaleye çıktığınızda, Ege'nin maviliklerine karışan adalar ve kıyı şeridiyle bütünleşen doğa manzarası, huzurunuzu kat ve kat artırır. Kaleköy'de geçireceğiniz zaman içinde denizin ve doğanın tadını çıkarabilir, kano gezileriyle çevreyi keşfedebilir, akşamüstü kaleye doğru yürüyüş yapabilir ya da kristal sularında yüzerek serinleyebilirsiniz. Ayrıca, köyün kendine has lezzetlerinden olan, taze karadutlardan yapılan ev yapımı dondurmalar, bu küçük kaçamağınıza tatlı bir dokunuş yapar.

Uyuyan Dev

Kaş'ın eşsiz sahil şeridine paralel bir bakış attığınızda, denizin ötesinden yükselen büyüleyici ve görkemli bir kayalık formasyonu dikkatinizi çekecektir. Denizden Kaş'ın silüetine bakıldığında, dağların üzerindeki etkileyici kayalık tepeler hemen göze çarpar ve bu muhteşem doğal yapı, bölgedeki yerliler ve ziyaretçiler tarafından "Uyuyan Dev" olarak adlandırılır. Bu isim, silüetin uzaktan bakıldığında bir devin uyuyor gibi görünmesinden ilham alır. Likya Yolu üzerinden yapılan bir yürüyüşle, bu etkileyici noktaya ulaşmak hem kolay hem de keyifli bir deneyim sunar.

Uyuyan Dev'e tırmanmak ve zirveye ulaşmak, şüphesiz bir miktar çaba ve emek gerektirir. Ancak zirveye çıktığınızda karşınıza çıkan manzara, sarf ettiğiniz tüm çabanın fazlasıyla karşılığını verir. 480 metre yükseklikten, Limanağzı ve Bucak Denizi'nin muhteşem manzarası ayaklarınızın altında serilirken, bölgenin panoramik görünümü karşısında büyüleneceksiniz. Fotoğrafçılık tutkunları için Uyuyan Dev, bölgenin muazzam güzelliklerini ölümsüzleştirmek için adeta bir cennettir.

Likya Yolu

Likya Yolu, Antalya'dan başlayıp Fethiye'ye kadar uzanan, antik çağların izlerini taşıyan tarihi bir patikadır. Bu güzergah, adını antik Likya uygarlığından alır ve yolu süsleyen birçok antik kent, tarihi kalıntılar ve göz alıcı turistik mekanlarla doludur. Kaş ve çevresindeki tarihi zenginlikleri keşfetmek isteyenler için Likya Yolu, kaçırılmaması gereken bir fırsat sunar. Bu yol, aynı zamanda doğa tutkunları ve tarih meraklıları için benzersiz bir deneyim vadediyor.

Likya Yolu boyunca uzanan geniş ve çeşitli rotalar, tamamını keşfetmenin oldukça meşakkatli olduğu, ancak her adımında yeni bir güzellikle karşılaşacağınız bir yolculuğa davet eder. Özellikle Kaş ile Fethiye arasındaki bölüm, kısa süreli doğa yürüyüşleri için idealdir ve bu rota üzerinde yapacağınız yürüyüşler, hem bedeninizi hem de ruhunuzu dinlendirecek birer kaçamak olabilir. Bu güzergahta yürüyüş yaparken, antik kentlerin gizemli kalıntıları arasında dolaşabilir, Likya uygarlığının izlerini takip edebilir ve Akdeniz'in berrak sularına nazır, nefes kesen manzaraların keyfini sürebilirsiniz.

Hidayet Koyu

Kaş'ın huzurlu sığınaklarından biri olan Hidayet Koyu, merkeze sadece 2,5 kilometre mesafede, doğanın sunduğu eşsiz bir kaçış noktası olarak karşımıza çıkar. Bu özel koy, bölgedeki en sakin ve huzur verici yerlerden biri olup, kendinizi şehrin karmaşasından uzaklaştırmak, denizin ve doğanın iç içe geçtiği manzaraların tadını çıkarmak için mükemmel bir ortam sunar. Hidayet Koyu'nun dinginliği, ziyaretçilere kafa dinleme, denizle buluşma ve doğal güzellikleri keşfetme fırsatı verir.

Kaş gezilecek yerler listesinin popüler bölgelerinden olan Hidayet Koyu, Kaş'ın en güzel ve sakin koylarından biri olarak, kristal gibi temiz suları ve yeşilin her tonunu barındıran doğasıyla dikkat çeker. Deniz ve doğanın bu muhteşem birlikteliği, koyu ziyaret eden herkesi büyüler. Denizin mavisinin, çevredeki yeşilliklerle harmoni içinde olduğu bu koy, doğa severler ve huzur arayanlar için vazgeçilmez bir durak haline gelmiştir.

Çukurbağ Yarımadası

Çukurbağ Yarımadası, Kaş'ın ilçe merkezinden güneybatıya doğru Akdeniz'in mavi sularına uzanır ve yaklaşık 5 km uzunluğunda bir doğa harikasıdır. Bu muhteşem yarımada, ziyaretçilere hem konforlu konaklama seçenekleri sunan otelleri ve tesisleriyle hem de tarihi ve doğal güzellikleri ile dikkat çeker. Kaş'ın bu önemli bölgesi, yerli ve yabancı turistler için popüler bir durak noktası olup, denizle iç içe bir tatil deneyimi arayanlar için idealdir.

Çukurbağ Yarımadası, sadece konaklama olanaklarıyla değil, aynı zamanda tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile de Kaş'ın vazgeçilmez mekanlarından biri olarak kabul edilir. Yarımadanın büyüleyici manzaralarına karşı denize açılan tekne turları, bölgenin kristal sularında unutulmaz anlar yaşama fırsatı sunar. Bu turlar, Akdeniz'in sakin sularında yüzme, güneşlenme ve bölgenin zengin su altı dünyasını keşfetme imkanı sağlar.

Uçarsu Şelalesi

Uçarsu Şelalesi, Kaş'ın büyüleyici doğal güzelliklerinden biri olarak, Antalya'nın en çekici turistik destinasyonları arasında öne çıkar. Dört mevsim boyunca her biri ayrı bir güzellik sunan bu şelale, doğa severler için kaçırılmayacak bir cennettir. Yaklaşık 60 metre yükseklikten Toros Dağları'nın serin sularını Alara Çayı'na bırakan Uçarsu Şelalesi, Geyik ve Akdağ'ın eriyen kar sularıyla beslenir ve ziyaretçilere görsel bir şölen sunar.

Uçarsu Şelalesi'nin dört mevsim boyunca turizm açısından büyük bir potansiyele sahip olması, onu sadece yaz aylarında değil, yılın her zamanında ziyaret edilebilecek bir yer haline getirir. Yemyeşil doğası ve kristal berraklığında, buz gibi suları ile Uçarsu, doğanın sunduğu eşsiz güzellikleri keşfetmek isteyen herkes için mükemmel bir kaçış noktasıdır.

Gömbe Yaylası

Gömbe Yaylası, Kaş'ın turistik noktaları arasında, doğaseverler için sakin bir cennet olarak öne çıkar. Yaz aylarında Antalya'nın kavurucu sıcaklarından uzaklaşmak isteyenler için, serin ve temiz havasıyla adeta bir sığınak sunar. Gömbe Yaylası'nı cazip kılan unsurlardan biri de, yaylanın büyüleyici gölleri ve şelaleleridir. Bu doğal güzellikler, yıl boyunca yerli ve yabancı birçok turisti bölgeye çekmektedir.

Gömbe Yaylası'nın el değmemiş doğası ve huzurlu atmosferi, şehir yaşamının karmaşasından ve gürültüsünden kaçıp, doğayla baş başa kalmak isteyenler için ideal bir kaçış noktasıdır. Yayla, aynı zamanda yöresel lezzetleriyle de ünlüdür. Burada tadabileceğiniz tepsi kebabı ve kendine has dondurması, damak tadınıza unutulmaz bir ziyafet çekecektir. Gömbe Yaylası'nda doğanın kucağında, sedir ve çam ağaçlarının hoş kokusu eşliğinde yapacağınız kısa bir doğa yürüyüşü, bedeninizi ve ruhunuzu tazeleyecek, enerjinizi yenileyecektir.

Demre

Kaş'tan yola çıkıp yaklaşık 45 dakika süren bir araç yolculuğu ile Demre'ye varmak mümkündür. Kaş'ın büyüleyici atmosferini deneyimlediyseniz, Demre'nin tarihi ve doğal güzelliklerini keşfetmeden tatilinizi sonlandırmak büyük bir eksiklik olur. Bu bölge, Likya medeniyetinin zaman içinde bıraktığı izlerle doludur ve Demre, bu kadim medeniyetin kalıntılarıyla geçmişin sırlarını günümüze taşır.

Demre, ziyaretçilerini kaya mezarları, etkileyici antik kent, tarihin derinliklerinden gelen yapıları, antik limanı ve zengin koleksiyonlarıyla Likya müzesi ile karşılar. Her biri, bu bölgenin zengin tarihini ve kültürünü keşfetmek isteyen tatilciler için birer cazibe merkezidir. Demre'nin, Kaş çevresindeki gezilecek yerler arasında özel bir yere sahip olduğunu ve popülerliğini her geçen gün artırdığını söylemek mümkündür.

Simena Antik Kenti

Simena Antik Kenti, tarih severler için adeta bir zaman kapısı işlevi görerek, ziyaretçilerini antik dünyanın gizemli atmosferine davet ediyor. Kaleköy'ün tarihi dokusuna ev sahipliği yapan bu antik kent, her bir adımda geçmişin hikayelerini fısıldayan zengin tarihi kalıntıları ve duru güzelliğiyle göz kamaştırıyor. Simena'yı ziyaret etmek, tarih öncesi dönemlerden günümüze uzanan bir yolculuğa çıkmak demektir.

Bu eski kentte dolaşırken, antik tiyatro, kale surları ve eski mezarlar gibi muazzam yapılar arasında yapacağınız gezinti, tarihi bir serüvene dönüşür. Bu kalıntılar, Likya medeniyetinin yaşam tarzını, sanatsal ve mimari becerilerini gözler önüne sererken, aynı zamanda geçmişle bağ kurmanıza olanak tanır. Simena Antik Kenti'nin en yüksek noktası olan kale surlarına çıktığınızda, etrafı saran büyüleyici manzaranın ve Akdeniz'in mavi sularının tadını çıkarabilirsiniz.

Kale surlarının üstündeki yürüyüş, sadece tarihle iç içe bir deneyim sunmakla kalmaz, aynı zamanda ziyaretçilere bölgenin doğal güzelliklerini panoramik bir perspektiften gösterir. Simena, bu eşsiz birleşimiyle, tarihi ve doğal güzellikleri bir arada arayanlar için unutulmaz bir keşif noktasıdır.

Akvaryum Koyu

Kaş'ın kristal berraklığındaki suları ve büyüleyici deniz altı yaşamı ile ünlü ve Kaş gezilecek yerler arasında bulunan Akvaryum Koyu, ziyaretçilerine adeta bir su altı cenneti sunar. Bu eşsiz koy, adını aldığı akvaryum gibi temiz ve şeffaf sularıyla, denizin altındaki renkli mercanları ve çeşitli deniz canlılarını gözler önüne serer. Tekne turları aracılığıyla ulaşılabilen bu koy, berrak sularında yüzerken zamanın nasıl geçtiğini unutturan, huzurlu ve unutulmaz anlar vaat eder.

Akvaryum Koyu'na adım attığınızda, sanki büyük bir akvaryumun içine girmiş gibi hissedersiniz. Su altı dünyasının bu benzersiz köşesinde, çok sayıda balık türünü doğal habitatlarında gözlemleme şansı bulacaksınız. Suyun içindeki hayatın renkliliği ve çeşitliliği, bu koyu Kaş’ın en değerli hazinelerinden biri yapar. Renkli mercanların arasında yüzerek veya şnorkelle dalarak, balıklar ve diğer deniz canlılarıyla dolu bu muhteşem su altı dünyasını keşfetmek, doğa ile tam anlamıyla bütünleşmek demektir.

Üçağız Köyü

Üçağız Köyü, antik zamanların huzurlu yankıları arasında yer alır ve Kaş bölgesindeki tekne turlarının çoğunun başladığı kıyı köşelerinden biri olarak bilinir. Bu eşsiz köy, ziyaretçilerine hem tarih öncesi dönemlerden kalma kalıntıları keşfetme imkanı sunar hem de doğal güzelliklerin içinde kaybolma fırsatı verir. Antik Likya kaya mezarları ve Roma döneminden kalma eserler, ziyaretçilere geçmiş zamanların hikayelerini fısıldarken, Bizans dönemine ait kalıntılar da tarihin derinliklerine yolculuk yapma şansı sunar.

Üçağız Köyü'nü ziyaret etmek, antik zamanlara dokunmak ve tarih öncesi dönemlerin atmosferini solumak demektir. Köyün tarihi dokusunu hissedebileceğiniz bu kalıntılar arasında dolaşırken, zamanın nasıl geçtiğini unutacaksınız. Köy, sadece tarihi zenginlikleriyle değil, aynı zamanda çevresindeki doğal güzellikleriyle de büyüler. Yeşilin her tonunu barındıran doğası içerisinde yürüyüş yapabilir, trekking turlarına katılarak köyün çevresini keşfedebilirsiniz.

Alperlai Antik Kenti

Kaş'ın büyüleyici sırlarından biri olan Aperlai Antik Kenti, tarihin ve doğanın iç içe geçtiği eşsiz bir güzellik sunuyor. Kaş'ın merkezinden yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta gizlenmiş olan bu antik kent, Likya döneminin önemli bir yerleşim yeri olarak bilinir ve geçmişte denizcilik ile ticaretin kalbi olarak önemli bir role sahipti. Bugün ziyaretçilerini karşılayan antik surlar, lahitler ve diğer kalıntılar, insanı binlerce yıl öncesine, tarih öncesine bir yolculuğa çıkarıyor.

Aperlai Antik Kenti, sadece Likyalıların değil aynı zamanda Roma ve Bizans dönemlerinde de birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Kentin büyüsü, bir kısmının deniz altında gizli olmasıyla daha da artıyor, bu da burayı su altı arkeolojisi açısından da değerli bir alan haline getiriyor. Antik kentin gizemlerini keşfetmek isteyenler için en iyi yol, deniz üzerinden yapılacak bir yolculuktur. Tekne turları veya özel yatlar, bu tarihi ve doğal güzelliklerle dolu kente erişim sağlayarak, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.

Büyükçakıl Plajı

Kaş'ın merkezine yakın bir konumda yer alan Büyükçakıl Plajı, ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği, doğal güzellikleriyle ön plana çıkan bir dinlenme alanıdır. Ulaşımı oldukça kolay olan bu plaja, şehir içi otobüs hatları veya taksi kullanarak kısa sürede varabilirsiniz, bu da plaja erişimi herkes için pratik bir seçenek haline getirir. Plaja adımınızı attığınız anda karşılaşacağınız kristal berraklığında mavi sular, göz alıcı sahil şeridi ile birleşerek büyüleyici bir manzara sunar.

Büyükçakıl Plajı'nın çevresini saran yeşillikler, ziyaretçilere doğayla iç içe, huzur dolu bir atmosfer vaat eder. Bu özellikleriyle plaj, doğal güzellikler arasında dinlenmek ve şehrin yoğun temposundan uzaklaşmak isteyenler için ideal bir kaçamak noktasıdır. Plajın geniş ve bakımlı sahili, güneşlenmek, denizin keyfini çıkarmak ve kumsalda eğlenceli vakit geçirmek için mükemmel bir ortam sağlar.